11 Eylül 2009 Cuma

TÜRK TELEKOM ARENA







Türk Telekom Arena , Galatasaray Spor Kulübü'nün inşaat aşamasındaki Aslantepe Ali Sami Yen Spor Kompleksi içerisinde 15.500 kişilik NBA standartlarında olacak olan kapalı spor salonu ve alışveriş merkezleri (sinema, hipermarket, cafe, bar) ile beraber yer alacak olan yeni stadyumudur. Stadyumun temeli 13 Aralık 2007 tarihinde atılmıştır. Üstü açılır-kapanır olan (52,647 )kişilik stadyum ve çevre bağlantı yollarından meydana gelen inşaat şu anda tüm hızıyla devam etmekte olup inşaatın planlanan bitiş tarihi 7 Şubat 2010'dur. Stad 2009-2010 sezonunun ikinci yarısında kullanıma geçecektir.[3] Stad bittiğinde Avrupa'nın en modern stadyumlarından biri olacaktır. Projenin mimarı Mete Arat' tır. İnşa maliyeti 180 milyon €' dur.






AD



Galatasaray Spor Kulübü ve Türk Telekom arasında yapılan sponsorluk anlaşması gereğince, 102,5 milyon $' lık ödeme karşılığında, Aslantepe' de yapılan stadyumun adı Süper Lig 2009-10 sezonundan itibaren 10 sezon süreyle "Türk Telekom Arena" olarak anılacaktır. Yıllık 10 milyon dolar ve forma sponsorluğu 5 Yıllık 7 milyon dolardır. Toplam 137,5 milyon dolarlık bir anlaşmadır. Stadyumun loca, VIP ve BS koltuklarının tanıtımı 21 Nisan 2009' da Galatasaray Adası' nda yapılmış ve satışa çıkarılmıştır






Aslantepe'de yapılacak olan stadyumun maketi ve avan tasarıları 11 Mayıs 2007 tarihinde basına tanıtılmıştır. Tasarıda 52,647 koltuk kapasiteli stadın yeri Aslantepe, Şişli olarak belirlenmiştir. Stadyum Ankara-Edirne otoyolunun (TEM) kuzeyinde yer alacak. Oldukça eğimli bir yapısı olan bu arazide en yüksek tepeye oturtulan stadyumun oryantasyonu kuzeydoğu - güneybatı yönündedir.
Stadyum Avrupa'nın en modern 10 stadyumu arasına girmesi beklenmektedir.[6] İç yapısı itibarıyla Almanya'nın Gelsenkirchen kentinde bulunan Veltins-Arena'ya ve koltuk, skorborduyla ise Allianz Arena' ya benzemektedir. Stadyum, konser, toplantı, kongre gibi organizasyonlarda ( 58,000 ) kisiye hizmet verebilecektir[6]. Ancak stad futbol müsabakalarinda ise güvenlik nedeni ile sadece ( 52,647 ) kişi'yi agirlayacaktir.[7]
Tasarıda, olası bir İstanbul depremi göz önüne alınarak üstü kapandığı anda kolaylıkla hastaneye çevrilebilecek. Şişli Etfal Hastanesi’nin yeni binalarının da stadın hemen yakınına yapılacak olması dolayısıyla bu bölge İstanbul’un en önemli acil yardım merkezlerinden birine dönüşecektir Ayrıca stadın önünde metro istasyonu yapılacak metroda geçecektir...[6].

Stadyum Boyutları
Stadyumun tabanı bir elips şeklindedir. Enine ekseni 190 metre, boyuna ekseni ise 228 metredir. Toplam saha boşluğu çekmeler ile beraber 10000 metrekare olacaktır ve stadın tribünleri ise iki kademeli olarak yapılacaktır. Oturum alanı yaklaşık 43000 metrekare olacaktır. İnşaatta genelde dökme beton kullanılacaktır. Tribünler ise prekast döküm ile gerçekleşecektir. Dolaşım alanlarının stat duvarından itibaren 15-20 m olması düşünülmüştür. Stadın etrafındaki trafik alanı da göz önüne alındığında toplam inşaat alanı 80 bin metrekareye ulaşmaktadır.[8]

Saha ve Tribünler
Tribünlerin sahaya yakınlığı da UEFA kriterlerine uyacak şekilde en yakında olacaktır. Türk Telekom Arena' da yaklaşık olarak kale arkası tribünler için 8,2 m Kapalı ve VIP tribünleri için 6,2 m olması planlanmıştır[6].
İki kademeli olarak yapılacak tribünlere gelindiğinde alt kademe tribünlerin yaklaşık 20 derece eğimli olması planlanmıştır. Üst kademe tribünlerin ise, eğiminin yine yukarıdan tüm sahayı taç çizgisi de dahil görülebilmesi için 34 derece olarak yapılması planlanmıştır. Basamakların kot yüksekliği alt kademede 25cm olması planlanmıştır. Kot yüksekliği üst kademede ise eğim 34 derece veya üstünde olduğundan dolayı otomatikman 45cm olarak planlanmıştır[6].
Stadın iç tasarımına tekrardan döndüğümüzde iki tribün kademesi arasındaki boşluklarda 2 kat olmak üzere localar yapılacaktır. Localar haricinde toplam 1500 kişiye hizmet sunabilecek restoranlar, foodcourt büfeler ve tribünler ile bağlantılı lounge(salonlar) planlanmıştır. Alt ve üst tribünlerin arkalarında dolaşım alanları da yer alacaktır. Dolaşım alanlarında büfe ve tuvaletler bulunacaktır. Kale arkası tribünlerin arkasında da yemek servisi yapan birimler olacaktır. O yerlerin dışa bakan kısımlarında ise idari bölümler yer alacaktır. Planlamaya göre kulübün bir bölümü de orada yer alacaktır. Statta açık loca olmayacaktır[6].
Stadyumda çeşitli ebatta; 18.5 m², 24 m², 28 m², 42 m² ve 48 m² alana sahip 150 loca bulunacaktır. Ayrıca 4700 kişilik VIP tribünü olacaktır.[9]
Stadı işletecek olan AEG[3][4] şirketi, Ali Sami Yen Stadı kapanış, Türk Telekom Arena' nın açılış törenleri için sanatçılarla temasa geçerek çalışmalara başlamıştır. [10]
Stadta, Türkiye ve Avrupa' da bir ilki gerçekleştirilerek, NBA salonlarında sık görülen, tribün katları arasında dijital reklam panoları yeralacaktır.[11]






Stadyum Çatısı

Aslantepe Türk Telekom Arena iç görünüş çizimi
Stadın üzerini istenildiğinde tamamen kapatacak olan açılır kapanır çatı sistemi yapılacaktır. Açılır kapanır kapaklar dolayısıyla hareketi yükü taşıyabilmek için dört adet masif taşıyıcı dış cepheye yerleştirilmesi planlanmıştır. Kıta Avrupa' sı içerisinde ikisi Hollanda’da, üçü de Almanya’da olmak üzere dört tane çatısı açılır–kapanır stat bulunmaktadır. Türkiye'de ilk çatısı açılır kapanır olan stad olacaktır. Bunlar sırasıyla Amsterdam Arena, Arnheim Stadı, Schalke Veltins Arena, Commerzbank-Arena ve Düsseldorf’da bulunan LTU Arena’dır. Ali Sami Yen Spor Kompleksi içerisinde yer alacak stad, Kıta Avrupa' sında açılır – kapanır çatıya sahip altıncı stat olacaktır[6]. Kıta Avrupası haricinde İngiltere' de de Millenium Stadı açılır-kapanır çatıya sahiptir.

Seyirci ve Ulaşım
Seyirci en fazla 2 dakikada stadı boşaltabilecektir. Metro inşaatı ile burada yapılacak metronun manevra ve park istasyonlarının inşaatı halihazırda devam etmektedir. Stadın tam karşısına gelecek olan Aslantepe Metro İstasyonu (Tünel kazısı gerçkleşme: %100, Tasarı fiziki gerçekleşme %79) ile Aslantepe Türk Telekom Arena arasında mekik hattı kurulacaktır. Metro' nun triyaj istasyonu Aslantepe'de olacaktır. Saatte 45.000 yolcu taşınabilecektir. Metro inşaatı 3 tüp tünel ve yürüyen bantlarla Aslanlı Yol' a bağlanacaktır.
Ayrıca yer altı ve yer üstü olmak üzere stadın altında 3800 araçlık kapalı ve açık otopark bulunacaktır. Tabliyeler şeklinde kademeli olarak inşa edilecek otoparkın %60'ı kapalı geri kalanı ise açık şekilde tabliyeler halinde inşa edilmesi katlı otoparklara göre giriş çıkış da kolaylık sağlayacak. Stadın 3800 araçlık otoparkına ek metro istasyonunun da 3000 araçlık otoparkı olacaktır. Böylece stadın toplam 6800 araç kapasiteli bir otoparkı olacaktır.
Kaynak: vikipedi

2009 Staj Calışmalarım



















2009 yaz stajımda yapmış olduğum calışmaların bir kısmı......
Gururla soyleyebilirim ki bu calısmaların bir kısmı uygulamaya gecmiştir...:D

İç Mimarlık


İç mimarlık,

bir mimari mekânın içinde, kullanıcılara işlevsel, yapısal ve estetik ölçütlere göre en uygun tasarımı sunmak için çözümler üreten meslek dalıdır.
İç mimarlık bir yandan güzel sanatların gerektirdiği plastik değerleri içeren, estetik bilgi ile yoğrulmuş, diğer yandan mimarlığın bina olgusuyla ilişkilendirilen bir konumda da yer almaktadır. İç mimarın bir bina içinde yer alan mekânların hacim ve yüzeylerini değerlendiren bir boyutta konuya yaklaşmasının yanı sıra, yapı sistemleri, fiziksel çevre kontrolü, aydınlatma, ergonomi, ısıtma, gibi mekân konforu konularında da bilgili olması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında mekânı kullanan bireylerin yaşam kalitesini ve konforunu öne çıkartan tanımlı mekânların, tanımlı işlevlerle, kullanıcı için biçimlendirilmesi ve tasarlanması mesleğin temel amaçlarındandır. kaynak
İç mimar, mekân organizasyonuna yeni ve ekonomik çözümler getirmek amacı ile tasarımlar yapar. Bir meslek adamı olarak, insan-donanım-mekân sorunlarını alışılmış biçim ve ölçülendirmelerin ötesinde temel verileri ele alarak, yeniden, günümüz ve gelecek kaygısı ile araştırır. Malzeme ve teknoloji alanındaki gelişmeleri, mekân ve donanım tasarımlarında kullanır. kaynak İç mimarların hizmet ettikleri alanlar genel olarak söyle sıralanabilir :
Mekân tasarımının ilk aşamalarından, etütlerden, uygulamaların bitimine kadarki (karar verme-uygulama) süreci gerçekleştiren ekip içinde yer alır. Mekâna özgü mobilyaların (donanımların) elde edilen veriler doğrultusunda boyut ve kullanım verilerini saptar, özgün biçimleri gerçekleştirir.
İç mekânın yeniden düzenlenmesine, yeni bina yapımından daha sık gereksinim duyulduğu bir gerçektir. Yapımı tamamlanmış veya eski işlev dışında yeni bir işlev kazandırılacak yapıların iç mekânlarında öngörülen yeni işlevi, insanin yasam ve davranış biçimlerine göre çözümler ve düzenler.
Kültür kalıtı ya da tarihi eser olarak belirlenmiş eski yapıların iç mekânları ve bu mekânlarda yer alan öğelerin (mobilya, yapı elemanları vb.) saptanması ve restorasyonunu yapar. Geleneksel sanat ve kültürümüzün benimsetilmesi ve tanıtılmasına böylece aracı olmak iç mimarın çalışma alanı içindedir. kaynak
Uluslararası İç Mimarlar Federasyonu’nun (IFI) iç mimarlık alanında çalışacak olan kişilerin sahip olması gereken özellikler olarak benimsediği temel özellikler : iç mekânların işlevsel ve nitelikli olabilmesine ilişkin sorunları tanımlayarak araştıran ve yaratıcılığını katarak çözen; iç mekanı tasarlayan, tasarım analizi yapan, şantiye denetimi, yapı sistemleri, estetik, iç mekana ilişkin yapı bilgisi, donatı, malzeme, donanım konusunda bilgi veren ve iç mekana ilişkin çizim ve dokümanları hazırlamak üzere eğitim ve deneyimle donanmış olmalarıdır
Tarihçe
İç mimarlık hem sektör hem de eğitim alanlarında 20. yüzyılın başında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurumsallaşmıştır. Dünya’ya yayılan bu meslek, özünde güzel sanatlar ve süsleme (dekoratif) sanatlarının bir doğal gelişimi ve mimarlığın odaklanan özel bir alanı olarak yapılandırılmış ve uzmanlaşarak gelişmiştir. kaynakTürkiye’de iç mimarlık konusunda eğitim ilk olarak 1925 yılında, bugünkü adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde başlamıştır. kaynak 1976 yılında 17 Haziran,1938 Tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık hakkında kanun ile 27 Ocak, 1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kanuna dayanarak TMMOB çatısı altında kurulan İç Mimarlar Odası ise halen hizmet vermektedir....
Türkiye'de İç Mimarlık Eğitimi
Türkiye'de ‘iç mimar’ ünvanını alabilmek için bir üniversitenin dört yıllık eğitim veren bir iç mimarlık lisans programından mezun olmuş olmak gerekmektedir. Ayrıca bu konuda ihtisaslaşmak isteyen meslek insanları için yüksek lisans, doktora/sanatta yeterlik eğitimi veren enstitülerin programları da bulunmaktadır. Günümüzde Türkiye’de devlet üniversitelerinden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi,Akdeniz Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’nin yanı sıra birçok vakıf üniversitesin de katılımı ile 37 bölümde iç mimarlık lisans ve lisansüstü eğitimi verilmektedir.

GALATASARAY




Mimarlıık


Mimarlık veya mimari, binaları ve diğer fiziki yapıları tasarlama ve kurma sanatı ve bilimidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi uygun ölçülerde tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir. İnsan barınmak için yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekan ihtiyacı duyar ve bu mekanı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde yaratır.
Mimarlık evrensel bir meslektir. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. Dini yapıların tanrıya ulaşma arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü açık ve kapalı mekanı tasarlar.
Bu çevre kırsal veya kentsel olabileceği gibi, yapıları veya mekanları kuşatan yakın dış çevre de mimari tasarımın kapsamına girer. Mekan, içinde yaşamın gerçekleştiği fizik ortam olarak tanımlanabilir. Mekanın oluşabilmesi ve üretilebilmesi için yapılara, yaşamın hergün artan çeşitliliği gözönüne alınırsa, oldukça karmaşık ilişkiler düzeni içinde yapılaşmış fizik çevreye gereksinme vardır. Mimari tasarımın öznesi olan yaşam, coğrafi, iklimsel, kültürel, demografik farklılıklar içerir.
MÖ 1. yy.'da yaşamiş olan Roma'lı mimar Vitruvius "De Architectura" adlı kitabında başarılı bir mimarlık için "Utilitas, Firmitas, Venustas" (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) etmenlerinin gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Rönesans' ta bu tanım, "Comodita, perpetuita, bellezza" (kullanışlılık,süreklilik- kalıcılık, güzellik) olarak benimsenmiştir. 1581'de bir İngiliz yazarı mimarlığı "yapı bilimi" olarak tanımlarken 19.yy'da İngiliz eleştirmen John Ruskin mimarlığın "yapılara uygulanan süslemeden başka bir şey olmadığı" nı ileri sürüyordu. Amatör bir eleştirici olan Sir Henri Watton "The Elements of Architecture" (1624) adlı kitabında mimarlığın üç koşula ( kullanılışlılık, sağlamlık, güzellik) yanıt vermesi gerektiğini belirtir. Frank Lloyd Wright'a göre de "mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır."
Dünyanın en eski mesleği olarak kabul edilen mimarlık yapı sektörünün de ayrılmaz bir parçasıdır. Yapı sektörü ise, tüm dünya ülkelerinde en büyük sektör olup, diğer sektörlerin de itici gücü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, mimarlık, geçmişin birikimleri ile geleceği hazırlayacak, gelecekte yaşanacak kaliteli yaşam çevrelerini oluşturacak, vizyon sahibi bireylerin mesleğidir.
Son elli yıldır mimarlık mesleği konusunda “Çizim yapma sanatı” gibi bir yanlış kanaat oluşmuş, mimarlık sanatına yardımcı olan ancak çalışma alanı, tüm yapılarda kullanılan elemanların malzeme, mukavemet, statik ve dinamik durumlarını ve ekonomisini inceleyen bilim dalı olan inşaat mühendisliği ile mimarlık kavramları birbirine karışmıştır.
Mimarlık sanatının kültürel yanını gözardı eden bu anlayış sonucunda , yüzyıllardır ülkemizin kimliği ile bütünleşen ve kültürümüzün ve değerlerimizin en kalıcı kanıtı olan mimarlık, kimliğini kaybetmiş, kültürel kimlik sorusu ile bir hesabı bulunmayan egemen yapı kültürü kentlerin görünür kimliğine damgasını vurmuştur.
Oysa Mimarlık ülkelerin kartvizitine yazdığı değerlerin en önemlilerinden biri belki de en önemlisidir.
Mimarlık okullarından mezun olanların, mesleğin ilgi alanının çok geniş bir yelpazeyi kapsaması nedeni ile, birbirinden çok farklı alanlarda çalışabildikleri gözlemlenmektedir.


Kaynak: vikipedi

RENKLER



Yapılan araştırmalarda renkler ve insan davranışları arasında çok sıkı ilişkiler olduğu görülmüş, sevdiğimiz pek çok rengin içinde kişiliğimizle ilgili bilgilerin olduğu anlaşılmıştır. Renk seçiminizi mizacımız, yaşam koşullarımız, bilinçli yaşantılarımızın yanı sıra ihtiyaç duyduğumuz enerjinin niteliği de belirlemektedir. Renkler ve kişiliğimiz arasındaki ilişkinin çözülmesi amacıyla "renk çarkları" kullanılmaktadır: 8 canlı renkten oluşan bu çarklardan yapılan renk seçimleri sonucunda kişilik yapısıyla ilgili yorumlarda bulunulur. Seçilen renkler bilinçaltı istekleri, yetersizlikleri ve gizli yetenekleri ortaya çıkarmakta ve böylece etkili bir kişilik geliştirme aracı olabilmektedir.


KIRMIZI

Mekanda Kullanımı Hareketin yoğun olduğu yerler için uygundur. Mutfak, çocuk odaları, dans stüdyoları, diskotekler topluma açık olan alanlar. Koyu tonları yoğun ve sıkıcı bir atmosfer yaratacağı için tercih edilmemelidir. Duvarlarda ve elektrikli aletlerin çalıştığı ortamlar da kullanılmamalıdır.


TURUNCU

Mekanda Kullanımı Mutfakta, çocuk odalarında, yemek odası ve koridorlarda sıcaklık yaratır. Neşe ve mutluluk vermesi istenen ortamlarda ve geniş alanlarda kullanılmalıdır. Büro, çalışma odası ve yatak odası için uygun değildir.


SARI

Mekanlarda Kullanımı Mutfak için çok uygundur. Çalışma odalarında kullanılmamalıdır, zihni bulandırıp karışıklığa yol açar. Dinlenme amaçlı ortamlarda önerilmez.


YEŞİL

Mekanda Kullanımı Açık tonları mutfak için uygunudur. Koyu tonları zemin döşemesinde, fayanslarda kullanılmalıdır. Avlu, giriş gibi alanlarda kullanıldığında huzur verir. Hastane odalarında yatıştırıcıdır. Tembelliğe yatkın kişiler bulundukları alanda kullanmamalıdır.


TURKUAZ

Mekanda Kullanımı Canlılık ve ferahlık yayar, mekanları daha geniş gösterir. Banyolar, yatak odaları ve çalışma odalarında da kullanılabilir. Açık tonları duvar için uygundur.


MAVİ .

Mekanda Kullanımı Sakinleşme, stres atma, dinlenme amaçlı olan her yerde kullanılabilir. Yatak odalarında, meditasyon mekanlarında açık tonları uygundur. Hareketin ve çalışmanın çok olduğu yerlerde kullanılmamalıdır. Koyu tonları olumsuz etkiler, tembellik ve melankoli yaratır.


MOR

Mekanda Kullanımı Ruhsal çalışmalar, özellik meditasyon odaları için uygundur, dini tören ve seremonilerde kullanılır. Morun açık tonları olan lavanta, leylak ve orkide yatak odaları ve çalışma odalarında kullanılır. Hastane ve kliniklerin bekleme odaları açık tonları ile dekore edilebilir, çünkü bu renk kendine güven duygularını harekete geçirir. Parlak, göz alıcı renklerle birleştiğinde olumsuz etki yaratabilir. Bu tür karışımlar ruhsal sorunları olanların, alkoliklerin ve bağımlıların olduğu mekanlarda kullanılmamalıdır.


MACENTA

Mekanda Kullanımı Yatak odalarında, bina girişlerinde kullanılması uygundur. Güven verir. Açık tonları olan gül pembesi ve somon banyo ve yatak odalarında kullanılabilir. Sakinleştirir. Saldırganlığı yok eder. Duvar boyası olarak, tamamlayıcısı yeşille birlikte kullanılabilir. Büroların, mutfak ve çalışma odalarının bu renge boyanması uygun değildir.


BEYAZ, SİYAH VE DİĞERLERİ Beyaz tüm ışık tayfını bünyesinde toplamıştır. Enerji sistemini dengeler, temizler. Yaratıcılık duygularını açığa çıkarır ve geliştirir. Birlikte kullanıldığı diğer renklerin güçlerini arttırır. Siyah, gri ve kahverengi gökkuşağında ve renk çarkında bulunmazlar. Son derece yoğun ve ağır enerjileri vardır. Doğru zamanda kullanıldıklarında etkileri olumludur. Siyahın aşırılıkları dengeleyici özelliği vardır, ancak tek renk olarak kullanılmaması iyi olur. Kahverengi sosyal dengeyi ve toplum içinde rahatlığı

mimari akımlar


Art Deko

Aerodinamik ve geometrik tarz ilk olarak 1920 ve 30´larda popülerlik kazandı. Bu tarzın temel özellikleri; keskin yerine yuvarlatılmış köşeler, keskin dikey çizgilerdir.Dekonun çıkış noktaları da oldukça çeşitlidir: Kübist tablolar, Kızılderili sanatı, modern makine ve uçak dizaynı gibi. Bu tarzın genellikle kullandığı materyaller de egzotik ağaçlar, plastik laminat, krom ve çelik.


Art Nouveau

1800´lerin sonuna doğru Fransa ve Avrupa´da ortaya çıkmış bir tarzdır. Kullanılan çizgiler çok süslüdür. Doğa; özellikle de çiçekler, yapraklar, kuşlar ve böcekler bu tarzın ilham kaynağıdır. Bu motifler genellikle asimetriktir. Aynı zamanda uçuşan uzun saçlı, uzun giysili kadınlar da bu tarzın tipik göstergeleridir. Ressam Toulouse-Lautrec ve Erte, mücevher tasarımcısı Rene lalique, mimar Charles R. Macintosh ve cam tasarımsıcı Louis C. Tiffany bu tarzın başlıca temsilcileridir.


Arts-n-Crafts

Mission olarak da anılan bu tarz 1800´lerin sonlarından 1920´lere kadar devam etti. Genellikle basit, açık çizgiler, diktörtgen, çoğunlukla büyük şekiller ve görünen eklemler bu tarzın özelliklerindendir. Arts-n-Crafts, makine teknolojisiyle el işini birleştiren ilk stildir. Bu tarzın temsilcileri; Stickley, Roycroft, Limbert ve Frank Lloyd Wright´tır.


Asya stili

Zen veya Uzakdoğu olarak da bilinen Asya stilinde anahtar kelimeler; düzen, denge, huzur ve sadeliktir. Dokuma, nötr renkler ve evin bir tapınak olarak görüldüğü anlayış bu tarzın yapı taşlarıdır. Bu tarzı tanımlayan en kısa cümle: “Az daha çoktur.”


Bauhaus

1920 ve 1930´larda bir Alman tasarım okulu daha sonraki yıllarda “Modern” olarak anılacak tarzın öncüsü oldu. Günümüzün “Tasarım işlevselliğin ardından gelir.” felsefesine dayanarak, Bauhaus tarzı oldukça sade ve aydınlıktı. Kullanılan materyaller; çelik borular, kontplak, deri ve plastiktir. Renkler çoğunlukla siyah, beyaz, kahverengi ve griyle sınırlıdır. Bu tarzı izleyen ünlü tasarımcılar; Mies van der Rohe, Marcel Bruer, Charles ve Ray Eames, Alvar Alto ve Aero Saarinen.


Beidermeier

Bu tarz 1900´lerin başında Almanya´da ortaya çıkmıştır. Klasik, sade çizgisi ve kullanılan hafif ağaçlarla tanınır. Bu tarzın klasik, grafikleri andıran çizgileri diğer stillerle kolaylıkla birleşmesini sağlar.BohemSon derece artistik ve geleneklerden uzak bir tarzdır. Desenler çokça kullanılır ve genellikle birbiriyle uyumsuzdur. Boncuk gene çok kullanılan bir ögedir ve Avrupa etkileri rahatlıkla gözlemlenebilir.


Bohem tarzı,

farklı dönem ve bu dönemlerin stillerini sanatsal ve zeki bir şekilde birbiriyle harmanlamaktır.


British Colonial

(İngiliz Koloni tarzı)Zerafeti İngiliz Koloni tarzının popülerlik kazanmasında en büyük etkendir. Kullanılan ahşap genellikle koyu renktir ama verdiği duygu açık ve havadardır. Çünkü açık alan bırakır, ince kumaşlar kullanılır ve duvarlar açık renge boyanır. Mobilyalar oymalı ve çoğu zaman masiftir; ama bunun dışında kalanlar genelde sade ve hafiftir. Bu tarzın uygulandığı yerlerde, yumuşak renkli tropik aksesuarlara da sıkça rastlayabilirsiniz.

Chippendale

Adını Thomas Chippendale´den alan bu tarz, 1800´lerin sonlarında ortaya çıkmış olan şık ve resmi bir tarzdır. Süslemedeki detaylar ve oymalar dikkati çeker. Bu türü diğerleriyle birlikte kullanırken dikkatli olun.


Colonial

(Koloni tarzı)Resmi ya da gayriresmi, sade ya da detaylı, Koloni tarzı denilince bahsedilen 1700´lerde Amerika´da Koloni periyodunda kullanılan mobilyalardır. Çamdan mauna kadar pek çok ağaç kullanılmıştır.


Çağdaş20.

yüzyılın ikinci yarısında gelişen bu tarzda, yuvarlak yumuşak hatlar ve düz, yumuşak yüzeyler kullanılır.


Country ·

Industrial (Kırsal - Endüstriyel)Bu tarz, düz ve parlak endüstriyel yüzeylerle rustik ya da ilkel kır tarzlarının karşıtlığından ortaya çıkar.EklektikFarklı kaynak, tarz ve dönemlerden parçaların birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu tarzı uygularken bilmeniz gereken püf noktalar; kullanacağınız tarz sayısını 2 ya 3´le sınırlamak ya da renk, dokuma gibi ortak bir tema bularak kullanacağınız materyaller arası bağlantı kurmaktır.


English Country

(İngiliz kır tarzı)Şık ama aynı zamanda da sıcak bir tarzdır. Yeni ve eskiyi bir araya getirir. Kumaş ama özellikle de basma çok kullanılır. Mobilyalar rahat ve fazla doldurulmuştur. Aksesuarları -kitaplar, mumlar, çiçekler, lambalar ve her türlü ıvır zıvır- her yerde görebilirsiniz.


Empire

(İmparatorluk tarzı)19. yüzyılın ilk dönemlerinde Fransa´da ortaya çıkmıştır. Düz ve yuvarlak hatlar, ağır ve anıtsal eşyalar bu tarzın başlıca özellikleridir. Ayrıca Neoklasik dönemine de girer.


Bit Pazarı tarzı

Tamamen kişisel bir tarz oluşturmak istiyorsanız, Bit Pazarı size göre. Bit pazarlarında satılan binbir türlü eşyayı toplayarak, farklı tarz ve dönemlerin eşyalarını karştırıp kendi tarzınızı oluşturabilirsiniz. Hatta yeni eşyalarla eskileri de karıştırabilirsiniz ama eskilerin baskın olması gerekir. Tabii bunu yaparken de kendi zevkinizi ortaya koymanız gerekiyor.

,

French country

(Fransız kır tarzı)İncecik beyaz perdeler, eski bir dolap, meşe ya da çamdan yapılmış çiftlik evi tarzında bir masa düşleyin. Buna birbirinden farklı, boyalı sandalyeleri ve pencere eşiğinde büyüyen otları ekleyin. İşte bu Fransız kır tarzıdır. Tabii iyi yemek ve içki ve rustik rahatlığı da göz önünde bulundurun. Yemek yenen mekanlar anahtar bölgeler. Renkler, mavi, toprak rengi gibi doğal renkler. Yüzeyler de gene taş, ahşap, kil gibi doğal materyallerle yapılıyor.


Global

Yabancı ve egzotik yerlerden alınan etkiyle ortaya çıkan karışımın ürünü olan bir tarzdır. Afrika, Polinezya, Hindistan ve Asya´dan pek çok eşyayı bu tarzın kullanıldı dekorasyonlarda görebilirsiniz. Global tarzlar genellikle, yerli halkın yaptığı sanatı , hayvan derilerini gibi materyalleri içerir. Kuzey Afrika, Tibet ve Türkiye´nin bu tarzdaki popülerliği son günlerde iyice artmıştır.


Endüstriyel

Endüstri Devrimi´yle ortaya çıkmıştır. Genellikle, krom, paslanmaz çelik gibi ****ller kullanılır. Yüzeyler ya mat ya da cilalıdır. Bu malzemeler, 1900´lerin başlarında ve ortalarında, özellikle fabrika ve ofislerde kullanılmıştır. En çok kullanılan eşyalar, masa, tabure, sandalyedir. Bu stil genellikle yalnız başına kullanmak için fazla soğuk bir tarzdır.


Memphis

Bu tarz, mantıksız, renkli ve genellikle zevksiz olarak nitelenen bir tarzdır. Renk çarpışmaları, oransızlık, sert açı ve kenarlar bu stile özgüdür. Gene de bu tarzın heyecan verici ve eğlendirici olduğu kesin. Sanki “tasarımı fazla önemsemeyin.”der gibi bir ifadesi var.


Mid-Century

Modern (Yüzyıl ortası modern tarz)Yüzyıl ortası modern tarz, 1940´tan 1960´lara kadar olan dönemi yansıtan popüler bir terim. Sade hatlar, açık renkli perdahlar, ya aerodinamik ya da hiç bulunmayan süsleme bu tarzın özelliklerinden. İşlevsellik çok büyük önem taşıyor. Bu tarzın başlıca imalatçıları: Heywood-Wakefield and Knoll. Ve başlıca tasarımcılar: Charles and Ray Eames, Aero Saarinen, and Russel Wright.


Minimal

Her şeyin birbiriyle koordinasyon içinde olduğu, açık, toplu, az eşya kullanılan bir tarzdır. “Mükemmellik” bu tarz için anahtar kelimedir. Kullanılan renkler nötr ve siyah-beyazdır.


Mission

Mission olarak da anılan bu tarz 1800´lerin sonlarından 1920´lere kadar devam etti. Genellikle basit, açık çizgiler, diktörtgen, çoğunlukla büyük şekiller ve görünen eklemler bu tarzın özelliklerindendir. Arts-n-Crafts, makine teknolojisiyle el işini birleştiren ilk stildir. Bu tarzın temsilcileri; Stickley, Roycroft, Limbert ve Frank Lloyd Wright´tır.


Modern

Bu tarzın çıkış noktası Bauhaus´dur ve birbirlerine çok yakındırlar. Süssüz, sade ve işlevsel bir tarzıdr. Tasarımda modern terimi kafa karıştırabilir; çünkü hem bu tarzı anlatan bir iafe hem de geleneseli anlatan bir tanımdır.


Neoklasik

Neoklasik tarz Yunan ve Roma formlarında çıkmış ve 1700´lerin sonundan 1800´lerin ortalarına kadar popüler bir tarz olarak kullanılmıştır. Mobilyalar hafif ve zariftir. Doğrusal çizgiler kullanılmıştır. Empire ve Beidermeier tarzlarına yakındır.


Post Modern

Departing from Modernism, and closely allied with the Memphis philosophy, Post modernism seeks to inject some ambiguity and contradiction into the order and simplicity of earlier modern styles. Designs often incorporate color and historical reference.


Primitive

(İlkel)Bu tarzın anahtar kelimeleri doğal ve sadedir. Bu tarz eşyalar, ya kendi kendini yetiştiren sanatçılar yaparlar ya da gereklilik nedeniyle el işi olarak üretilirler. İyi kalite bir dokuma her zaman önem taşır. Çağdaş tarzlarla iyi uyum sağlar ve parlak yumuşak yüzeylerde iyi bir kontrast sağlar. Kırsal / Endüstriyel tarzda kullanılan eşyaların çoğu İlkel görüntülüdür.


Rokoko

18. yüzyılın başlarında Fransa´da ortaya çıkmıştır. Oldukça süslü ve karışık bir görüntüsü vardır. Kavisli uzaysal şekiller ve ahşap oymalar tipik özellikleri arasındadır.


Rustik

Genellikle kırsal bölgelerde uygulanır. Dağ ya da çiflik evlerini anımsatan bir duygu verir. Amerikan ceviz ağacından yapılma mobilya, geyik boynuzu tarzında avize ver puf koltuklar bu stilin tipik eşyalarıdır.


İskandinav

İskandinav mobilyasında uygulanan pek çok tarz vardır ama bunların çoğu sade, hafif ve süslemeden yoksunluk özellikleriyle göze çarpar. Renkler açık ve oranlar tatmin edicidir. Açık renk ağaç kullanımı ve boyanmış perdahlar tipiktir. İskandinav dekorasyon tarzının diğer tarzlarla olan karışımı genellikle iyi olur.


Viktorya

En temel özelliği ağır süslemleridir. 1840 ve 1900 yılları arasında popülerlik sağlamıştır. Adına Kraliçe Victoria´dan alan bu tarzın mobilyaları, genellikle ağır, karanlık ve oymalıdır. Bu tarzı daha modern tarzlarla karıştırarak hoş bir görünüm elde edebilirsiniz.